Tiyamin (B1 vitamini: thiamine:C12H18N4OSCl2) eksikliğinde yorgunluk, depresyon, zihin bulanıklığı, fiziksel koordinasyonda bozukluk, iştah azalması, sindirim bozukluğu, başağrısı, sinir ve dolaşım sistemi hastalıkları, kas krampları, ödem gibi sorunlar baş gösterir.



29 Ocak 2010 Cuma

DöN - Mustafa Ceceli

offf ne şarkı !!!
sırf bu şarkıyı en derinden hissetmek, acıyla kıvranmak için, en sevdiceğini bi yere gönderir, sonra acıtasyon yapmak için "repeat track" ayarlayıp bıkmadan usanmadan aynı sözleri tekrarlayarak yatıp kalkıp dinleeer durur insan.. mazoşist bi insan yani...
çok mu ruhsuzlaştım ne?!?
yok yok gerçekten takıldım bu şarkıya, ama neden bilmiyorum. dönecek kimse de yok ki.. yani dönme eyleminin gerçekleşmesi için öncelikle bir "gidiş" olması gerekir, haliyle de onun evvelinde bir "geliş"..
bu bir şarkı analizi olacak, canım çekti.
söylemeden edemicem, rahatsız eden bi yer var beni. şarkının girişindeki yalın çello basıyor sanırım do sesiyle ( ah bak kemanımı özledim akrabasından bahsedince )

hah işte şarkıda dakika:1 gol:1!
tam orası, sanki bilgisayara yeni donanım takmışsın gibi! ne o öyle yaaa!
bi an noluyo ya bilgisayara diye irkildim hatta. hiç hoş gelmedi kulağıma, gerçi 15. dinleyişten sonra alıştım ama.. ı ıh olmamış.. neyse, bu "dınnn dı- dıın dı- dıın dı- dıınnn "sesinden çok puan kırmıyorum Ceceli, olmasın bi daha böyle. gerçi ben seni "unutmadım, unutamam, kara sevdam merak etme; yaşamaksa yaşadım lakin, canımın çoğu kaldı sende" dediğinde sevmiştim ilk kez, onun hatrına affettim hadi, 100! otur yerine, seni hastalığımda sağlığımda tv'de göreyim, güneşin doğduğunu battığını senle izlemeye gerek yok, Allah sahibine bağışlasın :)

Allahımmm 12 gün tatilimi yiyenler beter olsun beni bu hale düşürenler..!
herşeyde bi hayır vardır sabır tiyaminim...!
nerde kaldık?
nakarattaki sözler gayet sıradan ama niye bu denli hoş geliyor anlamadım. Candan abla gibi felsefe yapmamış, Feridun abi gibi kelime oyunları yok, ama Orhan veli şiiri misali hoş bir yalınlık, basitlik var. ve en sevdiğim şekilde nakarat sabırsızlıkla bekletiyor kendini ve ince ince işliyor. çok tekrarlayıp nakaratı sıkmamış da. şarkının ikinci bölümü de farklı dizelerden oluşmuş ve ilkinden daha kısa, sevdiğim şekilde, tekrar aferin.(ama ikinci kısımda sevmediğim bi yer var aşağıda belirttim) vee şarkıya son noktayı da, vokallerinin git gide azalan seslerinden sıyrılan sayın Ceceli yalın sesiyle "yalansız" diyerek koyuyor...


çoğaldı gitgide yokluğun dağ gibi
atılmış üzerine ağ gibi

zaman ilaç değil, yanmaya alıştıran
hepsi sönse de yanan tek bir çerağ gibi
( topraktan ya da metalden yapılan, içinde yağ yakılan kandil veya çıra anlamındaymış. bilmiyordum öğrendim sayende sağol Ceceli, +1 sözcük ekledim dağarcığıma)

kim bilir kaç ilkbahar yaz
sonbahar kış, aylar mevsimler derken
seneler sensiz geçti
büyüdü ağaç oldu çoktan ektiğimiz fidanlar
( bak burayı da sevmedim, "tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda" şarkısı gibi, gerçi senin suçun yok Sezen abla yazmış)
gölgesinde kaç gün geceyi zor ettim

dön dayanamıyorum artık
dön bu ne çok yalnızlık
çık gel ne olursun apansız
hadi dön, hadi dön, hadi dön yalansız

uzayıp giden yollara kitlenmiş gözlerim
(kitlenmek ne ya öle bi kelime yok, uydurma, canım benim o "kilitlenmek" yapma Sezencim kocaman kadınsın ya, böylesine naif bi şarkıda böyle uyduruk yeni türemiş bi kelime hiç hoş durmuş mu)
tükenmiyor ümit, bir olmazı bekliyorum
bulur mu bulur beni de günün birinde bir mucize
duayı duaya ekliyorum
(pek yakın hissettim kendime burayı sevdim)

dön dayanamıyorum artık...
( i think so Ceceli)


bi şarkı için bu kadar çok laf edilir mi yaa.. ben ederim! :)