Tiyamin (B1 vitamini: thiamine:C12H18N4OSCl2) eksikliğinde yorgunluk, depresyon, zihin bulanıklığı, fiziksel koordinasyonda bozukluk, iştah azalması, sindirim bozukluğu, başağrısı, sinir ve dolaşım sistemi hastalıkları, kas krampları, ödem gibi sorunlar baş gösterir.



22 Kasım 2009 Pazar

deprem!!!

an itibariyle bi güzel sallandık!
Allahım sen koru!

Ensemble c'est tout

-"Neden söylemiyorsun:"Senin gitmeni istemiyorum!" İfade etmesi çok mu zor?
.................................


-Seni tek başına bıraktığım için üzgünüm... Seni istasyonda hayal ediyorum, kaybolmuş,...ağlamaklı, üzüntülü....

-Ağlamıyorum, çıkmak üzereyim.

-Öyle mi?

-Yalancı

20 Kasım 2009 Cuma

kader değil insan acıtır canı


"kader değil insan acıtır canı"
üüüfffff!... türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözlere bakınız vermek istiyorum bu şarkının tamamı için.
"ne yağmurlar diner,
gönlümde her bir hücre [işte tam burda şarkı dikkatimi çekti: "hücre" kısmında :) halbuki çok duymuştum bu şarkıyı ama dinlememişim, farklı iki şarkı sanıyodum hatta, neyse kusura bakma Özgün abi, limewire ortak oldu suçumuza, hakkını helal et :P ama beğendim sözleri, aferin aldın benden, yeter o sana;)] neyse devam edeyim şarkının sözlerine
bana seni diler
sensizlik benle yaşlanmış en büyük acım (burda biraz arabesk takılmışsın ama olsun)
inan değişmez yerin bende aynı" (burayı pek beğendim)

PS: (bugün aslında dündü)
(hep "ensemble c'est tout" yüzünden)
extra PS: Dafnimmm sen de kabahatlisin! Guillaume Canet sen de öyle! biraz daha geri gidersek "jeux d'enfants" a da suç atabiliriz :P

18 Kasım 2009 Çarşamba

anadolu çocuğu:))

"if u follow your dharma, you'll get good karma and you'll be born in a better varna"

karmamın mutluluğunu yaşıyorum :P
ama bunun yanı sıra:
işlerimi son ana bırakmanın gerginliğini,
aklıma takılan, tutarsız yanları olan, cevabını merak ettiğim soruların huzursuzluğunu,
bayrama dair bir heyecan, mutluluk hissetmiyor olmamın tuhaflığını,
belki de mevsimsel soğuk algılığı ve erken kalkmakla birleşen halsizlik ve yorgunluğu,
benden nefret eden öğrencilerimin umursamazlığını,
beni çok seven öğrencilerimin mutluluğunu,

"olmazlara meyilli" halimle aklımın çatışmasını,
ailemin tedirgin etmenin sıkkınlığını,
birbirinin aynısı gibi tükenen günlerin bıkkınlığını da yaşıyorum son günlerde...

11 Kasım 2009 Çarşamba

organ bağışı

mutluyum... fani dünyada kime ne kadar yararım dokundu, dokunacak bilmem ama, belki ölümümü bekleyenler mutlu olur emaneti teslim ederken yüce Mevla'ya..

"organ bağış kartım" var artık cüzdanımda sürekli taşıdığım. "her nefis ölümü tadacak" bari bizden sonra "hayatı tadacak" birilerine faydamız dokunsun. Ne diye korkuyoruz bu kadar, ama madem öyleyken nasıl böylesine belalardan emin, böylesine benciliz bu konuda hayretlerim şaştı bu gün.
Ölümü, hastalığı yakıştıramıyoruz, kendimize, sevdiklerimize, düşünmek bile istemiyoruz hastane odasında hiç kimsemizi. yardım etmekten geçtim, çok küçük bir ihtimal için bile adım atmıyoruz. bizim olmayan, emanetçisi olduğumuz bedenimizin bütünlüğüne öyle düşkünüz ki, can bedenden çıktıktan sonra bile kıyamıyoruz..

lakin, ne yeterince şükrünü eda ediyoruz ne de kadrini kıymetini biliyoruz... Peygamber efendimizin buyurduğu üzre:

Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil!

1- İhtiyarlıktan önce gençliğin,
2- Hastalıktan önce sağlığın,
3- Meşguliyetten önce boş vaktin,
4- Fakirlikten önce zenginliğin,
5- Ölmeden önce hayatın

“Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” Maide suresi, ayet 32

“İnsan kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.”
Kıyame suresi, ayet 3-4.


bugün Pazar ve ben seni çok özledim


10 Kasım 2009 Salı

09/11/09 'u kaçırdım :((

nasıl unuttum ama ya, canım sıkıldı...sen 10 aydır ihmal etme, sene biterken unut!
09'lu sondan bi önceki tarihi rezerve etmem 10 saniyemi bile almazdı halbuki...

zihnim tarumar... ondan sanırım arada bu kaybolup giden ayrıntılar. bu gün ummadığım şekilde iyi geldi konuşmak. hemcins olmak, bazı konularda benzer bakış açısına sahip olmaya yetiyor sanırım... "ön" sıfatlı şu bazı yargılarımı törpülemek istiyorum mümkün olduğunca. herşeyde bir hayır varmış işin özü, biraz rahatladım, derken günbatımıyla geri dönen bi tedirginlik oturdu yine kronik olarak omuzlarımın ve biraz da kaşlarımın üstüne.


yaşar & yıldız usmonova- "seni severdim"
ve
yonca lodi- "emanet" yeni favori şarkılarım

uzak yollar çağırıyor beni, söylenmemiş şarkılar.. devamı gelmedi, nerden hatırlıyorum acaba, bulamadım.
blog'uma aşırı bi düşkünlük, şarkılarla daha bir haşır neşir olmalar... hoşuma gitmemeye başladı bu
haller...

"Pencereme vurmayın, ödüm patlayabilir; Dokunmayın, vücudum boşluğa kayabilir..."

7 Kasım 2009 Cumartesi

içimde yılgın rüzgarların ayak sesleri

sabah uyandığınızda dilinize dolanan şarkılar olur ya hani bildik, tanıdık, çağrışımlı...genellikle uykumu aldığım, mutlu uyandığım zamanlar için geçerli olduğundan severim bu durumu. lakin önceki gün yatarken müzik dinlemedim, sabah teknolojik hiç bi alete dokunmadım ama sanki gece uyurken biri kulağıma fısıldamış gibi, kimin söylediğini dahi bilmediğim bi şarkıyı mırıldanırken buldum sabah sabah yatağımı toplarken. ayrı bi tuhaflık da sadece nakaratını biliyorum:

"içimde yılgın rüzgarların ayak sesleri, sende daha yeni yeni kavak yelleri"


gün içinde sordum öğrendim, şarkının geri kalan kısmı gayet yabancı geldi. sonra aramanın gücüne inanıp buldum, indirdim internetten, soner arıca'nın yorumuyla güzel şarkı, ama bana biri mi söyledi acaba?

3 Kasım 2009 Salı

hayırdır inşallah!

Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;

Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!


iyi hoş ama mamafih! bu kez de Yaşar çalındı kulaklarıma sabah uyandığımda: "bir rüya gördüm içinde sen, beni terk edip gitmişsin, beni yok etmişsin..hayırdır inşallah!"

komik, enteresan ama aslında bilinçaltım üzdü beni Freud'a göre düşününce. deli saçması olarak nitelendirmek lazım bazen :) sonra yücel arzen eşliğinde, rüya dostumla hayra yoralım hayır olsun dedik her zamanki gibi.

ve son olarak başka şarkıya geçiş yaptım uyku ve rüya temalı olarak, Vega'dan:

<<her rüyanda gizlice uyur
istemezsen yalnızlığa uyanmaya mecbur
dileğini tutmuş sayar, sonsuzdan geri
yanarken yanakları üşürmüş elleri>>